Kırk Çeri İle Kür-Şad
Ortalıkta dolanan bir
Kürşat ismi var bunu neredeyse hepimiz biliriz. İsmin gizli bir heybeti olduğu da
su götürmez bir gerçek. Peki bu Kürşat isminin nereden geldiği hakkında bir
fikrimiz var mı? Neden insanlar çocuklarına Kürşat ismini takarlar ki ? Bence
bunun iki sebebi olabilir birincisi isim şekilli şukullu olduğu için, yani
tamamen kulağa hoş gelmesinden yada birinin dedesinin amcasının falan ismi
olduğundan takılabilir. İkinci seçenek ise Kür-Şad efsanesini bilip bu ruhu
yaşatabilmek, boyun eğmezlik, cesaret ve özgürlük timsali bir evlat olmasını istemekten
dolayı takılabilir bir isim. Şimdi bu yazıda bizi ilgilendiren kısım işte bu
ikinci kısım olan Kür-Şad efsanesi. O zaman hazırsanız buyrun gidelim MS. 7.
yüzyıla…
Kürşad’ı ‘’Kür-Şad’’ diye yazmamın sebebi aslında anlamından
kaynaklı ‘’Kür ‘’ ok anlamına geliyor ‘’Şad’’
ise o zamanın yöneticilerine verilen bir unvan aslında. Çünkü kahramanımız
Kürşad’ın babası Göktürk hakanlarından Çuluk Kağan’dır. Ve Kürşat tahtta hak
sahibidir. İşin ilginç tarafı ise bu çılgın ve cesur arkadaşımızın asıl adı
Kürşad değil ‘’Şu Tigin’’dir. Amcası
Kara Kağan’ın bu ismi ona verdiği rivayetler arasında. Şimdi bu işin bizim
tarafımızda ki boyutu, birde bunun Çin tarafı var ki övünmek gibi olmasın ama
çekik gözlü arkadaşlara da az tarih yazdırmamışız hani 😁. Evet işte Çin
kaynaklarına bakıldığı zaman olaylar hemen hemen aynı anlatılmış fakat Kürşad
orada ‘’ Chie-shih-shuai’’ olarak geçmektedir. (Bu ismi yazmak benim için zor oldu). Görüldüğü gibi üç farklı ismi olan özgürlük
savaşçısı bu arkadaşı biz Kürşad olarak tanıyoruz ve geçiyoruz Kürşad’ı Kürşad yapan
meseleye.
Şimdi bu efsanin adı aslında ‘’Kürşad ile Kırk Çerisi’’ çünkü Kürşad abimiz biraz sonra yapacağı
işleri tek başına yapmamış yanında en az kendi kadar kahraman kırk tane
çerisini de almıştır.
En nihayetinde Göktürk devletinin sarsıldığını gören Çin bir ordu gönderdi 629 yılında devletin üzerine
ve denilen odur ki 100.000 askeri ve Kara Kağan’ı esir alıp götürdü Çin’e. Böylece 1. Göktürk devleti yıkılmış oldu ve o
kadar esir Siganfu şehrinde esir
olarak tutulmaya başladı. Bu esirlerin arasında Kürşad’da bulunmaktaydı.
Kendilerine verilen bölgede yaşamaya devam eden esaret altındaki Türkler’in
başında ki Kara Kağan kahrındandır büyük ihtimalle -çünkü Türk esareti kabul
edemez- öldü. Amcasının ölümünden 5 yıl sonra iyice gelişen büyüyen ve tecrübe
kazanan Kürşad takvimler 639 yılını gösterdiğinde bir plan yaptı. Yaptığı bu
plana göre sokaklarda tek başına dolaşma adeti olan Çin Hükümdarını esir alıp
esaret altındaki Türkleri kurtaracak ve yeniden bir Türk devleti kuracaktı.
Hazırlıklarını yaptı dikkat çekmemek için 40 tane yiğit çerisini yanına alan
Kürşad planını uygulamaya koydu. Fakat o gün adeta gök delinircesine bir yağmur
yağmaya başladı, tabi bu yağmurun başlaması Çin Hükümdarının da dışarı
çıkmasını engelledi. Kürşad planın iptalinin ifşaya sebep olacağını düşünerek
ölüme yani Hükümdarın sarayına yöneldi 40 çerisiyle. Hükümdarı alamayacağını ve
hatta geri dönemeyeceğini bile bile yürüdü. 40 çerisiyle Kürşad vurdu Çinli
askerlere ve yüzlercesini serdi yere, vurdukça efsaneleşti ‘’Kürşad Ve Kırk Çerisi’’ vurdukça
gösterdi Türk’ün esir olmayacağını. Ne geriye dönmeyi düşündü nede kaçmayı
ölmeye değil, yeniden diriltmeye vurdu küllerinden bir devleti…
Kürşad ve kırk çerisinin hikayesi dolaştı dilden dile ve
esaret altındaki Türklerin her biri Kürşad oldu o günden sonra. Ve ondan tam 43
yıl sonra dirildi tekrardan 2. Göktürk devleti. Evet Kürşad öldü belki ama
ölümünden tam 1700 yıl sonra bir Kürşad şöyle seslendi:
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Mehmet Akif ERSOY
Yorumlar
Yorum Gönder