Kont Drakula veya Kazıklı Voyvoda

   

Romantik Vampir Filmlerine Hiç Benzemiyor: Acımasızlığın Vücut ...

      Bulunduğumuz coğrafya da, kültürümüzde ve inançlarımızda vampirlere yer yoktur. Fakat vampirlerin nasıl yaratıklar olduğunu neredeyse hepimiz biliriz. İnsan kanı emen ve genellikle geceleri ortalığa çıkan ve yüksek ihtimalle dişlerini bilemek için jettaşı kullanan bu yaratıklar bizim için film konusu olmaktan öteye gitmiyor. Yani inşAllah gitmiyordur 😊. Malum alacakaranlık serisi dünyada rekor izlenme oranlarına ulaşan bir film serisi.Ve buna benzer daha onlarcası. Bu da gösteriyor ki inanmasak da izlemesini seviyoruz veya okumasınıda.  Bu yaratıklarla bu kadar iç içe yaşarken bir isim illaki bir yerde çıkmıştır karşımıza ‘’ Kont Drakula’’.

Kont Drakula söylenenlere göre bir vampir ve insan kanıyla besleniyor. Malum, adamların fıtratında var ‘’neden Eyşan neden’’ diyecek halimiz yok. Nede olsa bu yaratıklar bizim için kurgudan ibaret ve gerçekte varlıkları mümkün olmayan yaratıklar olduğu için kan kusmuş kızılcık şerbeti falan içmiş bizim için fark etmez.Ama gel gör ki peki ya gerçekten var olsalardı !! Evet aslında iki paragraftır konuyu getirmek istediğim yer tam olarak burası. Patlatıyorum bombayı!!! ‘’Kont Drakula aslında gerçek ve zamanında insanların arasında dolaşmış ve hatta çoğununda bardak bardak kanını içmiş bir yaratık.’’ Müsadenizle geçiyorum anlatmaya, işte karşınızda Kont Drakula namı değer Kazıklı Voyvoda…

Kazıklı Voyvoda’nın asıl adı  Vlad’dır. Eee yani babasının ona Kazıklı Voyvoda diye hitap etmesi çok uygun olmayacağından başka bir ismi olması gerekirdi.  Vlad'ın babası Osmanlı Devleti ile yaptığı bir savaşta yenilgiye uğratıldı ve oğlu Vlad’ı esir olarak Osmanlı’ya verdi. İleride kendi topraklarında hükümdarlık yetkisi bulunan bu vicdansız Vlad’ı  Osmanlı Devleti şehzadeleriyle birlikte ülkenin çeşitli bölgelerinde eğitti ve yetiştirdi. 1442-1448 yılları arasında Osmanlıda eğitim alan Vlad II. Kosova savaşından sonra Eflak Voyvoda’sı olarak başa geçirildiyse de Macaristan tarafında desteklenen Eflak Voyvodası II. Vladislav tarafından sürgün edildi. Sürgünden sonra Erdel Beyi Hunyadi Yanoş tarafından Osmanlı’ya karşı savunma yapması için emrine bir ordu verildi. Eline geçen bu gücü kaybettiği tahtı geri almak için kullanan Vlad, Eflak Voyvoda’sı III. Vlad olarak tahta geçti. Bu  tarihe kadar adı III. Vlad’dı fakat gözünü kan bürüyen bu vicdansız bundan sonra insandan vampir olmaya doğru yol almaya başladı.

Şirazeyi kaydıran Vlad 1459 yılında Osmanlı’ya vergi ödemeyi reddetti ve Macaristan ile anlaşarak Karadeniz üzerine saldırmaya başladı. Bunun üzerine Osmanlı ordusu II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmet) komutasında eflak üzerine sefer düzenledi. Ve hatıratlarda söylendiğine göre  kavurucu sıcağın altında içecek bir damla su bulamayan Osmanlı ordusu Eflak’ın başkenti Târgovişte'ye  kavuştuğunda gördüklerine inanamadı. Yaklaşık 5 km mesafede 20000 Türk kadın, çocuk ve askerden oluşan savaş esirleri kazıklara geçirilerek dizilmişti. Bu manzara ile karşılaşan ordu dehşete kapılsa da 1462 yılında kaleyi aldılar. Vlad Sultan Mehmed’e başarısız bir suikast düzenleyerek kaçtı. Kaçarken her yeri yaktı yıktı, su kuyularını zehirledi ve vebalı mahkumları serbest bırakarak Osmanlı ordusunun üstüne saldı.

Tüm bunların ardından allem etti kulem etti yeniden Eflak Voyvodası olarak tahta geçti. Fakat bu sefer Osmanlı üzerine düzenlediği seferde yenildi ve başı kesilerek İstanbul’a Sultan Mehmed’e getirildi.

Vlad işkenceleri ile ün salmış acımasız gaddar bir yöneticiydi. Esirlerini sürekli kazığa geçirdiği için Osmanlılar ona Kazıklı Voyvoda ismini taktılar. Kendi halkı olan Ulahlar ise ona cellat anlamına gelen ‘’tepeş’’ lakabını taktılar. Ve Macarlar ise yaptığı bu akıl almaz işkenceler ve söylenenlere göre bardak bardak içtiği insan kanı dolayısı ile şeytan anlamına gelen ‘’Drakul’’ lakabını verdiler.

            Söylenenlere göre Vlad kazıklara geçirdiği insan bedenlerinin oluşturduğu bir dairenin ortasında saray ahalisi ile yemek yemekten büyük zevk alırdı. Genellikle Türk milletine karşı büyük bir kin besleyen Vlad Tepeş Türk esirlerinin Ayak derilerini yüzdürür ve tuz dökülmesini ardından da keçilere yalatılmasını emrederdi.Bir keresinde şehirde ki bütün dilencileri toplattı ve bir ziyafetle hepsini doyurdu. Ardından da masayla beraber hepsini diri diri yakarak öldürdü. Anlatılanlar bunlarla da sınırlı değildi, kadınların göğüslerini keserek yerine çocuklarının kafalarını diktirdiği de bilinmektedir. Hatta insan etlerini haşlatıp başka insanlara yedirdiği de akıl almaz bir olay.

dracula-vlad-2 - FRPNET

            Hayatı boyunca akıl almaz bir çok vahşet gerçekleştiren Vlad binlerce insanın kanını içtiği için ‘’Kont Drakula’’ ismini aldı efsaneleşti ve filmlere konu oldu.Çoğu millet onun gerçekten vampir olduğunu düşündü ve Roman halkı tarafından kahraman ilan edildi. Hala da Romanya da bir kahraman olarak anılmaya devam etmektedir.

            Soykırım iddiasında bulunan gevşek Avrupa siyasetinin tarihi işte bu akıl almaz insanlar ve olaylarla doludur. Tüm bunları görmezden gelerek pür-ü pak bir ulus geçmişini kirletmeye çalışmak apaçık iftira ve hileden başka bir şey olamaz. Tarihimizle ve ecdadımızla övünüyoruz…

                                                                    Adem Uğur Şeker 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Salıverin Küçük Enişteyi!!! (Büyük İskender)

Hasan İbn-i Sabbah